Köhne olarak da bilinen Sorgun ilçemiz, eskiden bahçeleriyle ünlü bir yerleşim yeriydi. Sorgun Yazlak mahallesinde bahçeleriyle ünlü Aliciğin Fayıh adıyla bilinen Faik emmi bahçesine gözü gibi bakar, ilaçsız gübresiz kendi elleriyle yetiştirdiği ürünleri herkesten önce pazara sürer, geçimini de bu şekilde temin ederdi.
Mahallenin gençleri yolmasın diye geceleri bahçeye yaptığı haymalık da yatardı.
Bir gün çok sevdiği yeğeni Musa askerden gelmiş, dayısının da elini öpmek için bahçeye gitmişti.
Hoş beş den sonra Musa yerdeki yatağı görünce,
-Hayırdır bu yatak neyin nesi dayı der…
Faik emmi; Akşamları burada yatıyorum yeğenim, malum ortalık piç paç dolu, onca emeğimizi Sorgun’un gobellerine mi yedirek
Musa; Yahu dayı çalmak isteyen seni bile çalar ne işin var geceleyin bahçede, git sıcak yatağında yat.
Faik Emmi; Sen bizi ne zannediyon yeğenim, gelsin çalsın bahalım, nasıl çalıyomuş….
Musa; Dayı valla kafamı bozma yatağını yorganı altından alır giderim haberin bile olmaz
Faik Emmi; Gel de çal nasıl çalıyormuşun, Bana Aliciğin Fayıh derler, benim izinim olmadan kimse fiske bile koparamaz der.
Hani derler ya oğlan dayıya kız bibiye çeker, Aliciğin Faik ne kadar inatçıysa, yeğeni Musa hık demiş burnundan düşmüş.
Aradan bir hafta geçer, Musa Arkadaşlarına; bu akşam dayımın bahçeyi yolacağız, ben haymalığa bir taş atarım dayım benim peşime düşer, o beni kovalarken siz bahçeye girer yiyebileceğimiz ne varsa yolar, çıkarken de dayımın yatağını da kucaklayıp götürsünüz. Arkadaşları olur olmaz münakaşasından sonra anlaşırlar ve planı uygulamaya karar verirler. Yatsı ezanı sonrası bahçenin yolunu tutarlar.
Arkadaşlarını sağa sola gizleyen Musa, Haymalığa taş atmaya başlar. İçeriden fırlayan Faik Emmi, bahçeden dışarı çıkar ve taş atan kişinin yeğeni olduğunu görünce peşine düşer. Epey bir kovalamaca sonrası yorgun düşer yatağının bulunduğu yere döner. Tam uzanır, bakar ki yatak yok. Gazyağıyla çalışan feneri yakar, bahçenin sağına soluna bakar ortalıkta ne yatak vardır ne de yorgan.
Ertesi gün soluğu bacısının evinde alır, Yeğeni Musa’ya ver yansın eder, “doğurmaz kazanmaz olaydın, bu gobeli milletin başına bela ettin, nerede o puşt, nerede zilgir….. Bacısı, Ağabeyinin öfkesini anlamaya, yatıştırmaya çalışsa da Faik sövmeye devam eder. Sövmekle de kalmaz karakola giderek yeğeni hakkında şikayette bulunur.
Sorgun dediğin avuç bir avuç, herkes birbirini iyi tanır. Musa dayısı tarafından hırsız damgası yememek için karakola gider ifade verir. İş uzar mahkemeye intikal eder. O gönden beri fellik fellik kaçtığı dayısıyla Musa hakim karşısında yüz yüze gelir.
Faik Emmi; Hakim Bey, davacıyım bu piçten, bu zilgir hem yatağımı çaldı, hem de bahçemi yoldu, tüm bunlar yetmez gibi gece yarısı yattığım haymalığı taşa tuttu.
Hakim Bey şikayet dilekçesini tekrar gözden geçirir, “Burası mahkeme salonu karşındaki suçlu bile olsa küfür edemezsin” diye Faik Emmiye uyarıda bulunur.
Faik Emmi; Hakim bey yabancı deal o benim yeğenim, bişey olamaz…..
Hakim; Söyle bakalım Musa …… Hakkındaki suçlamalara ne diyeceksin?
Hakim Bey; Bu benim dayım, bana iftira atıyor, bir kişi tek başına hem haymalığı taşlıyor, hem bahçe sahibi tarafından kovalanıyor, tüm bunlar yaşanırken bahçeyi yoluyor, yatağı yorganı da alıp gidiyor, hiç olacak iş mi?
Hakim; sen soruma cevap ver şahsına isnat edilen suçları işledin mi, işlemedin mi?
Musa; Hakim bey, Haymalığı taşladı-mısa, bahçesini yoldu musa, yatağı yorganı çaldı mısa her yemin üzerime olsun diyerek savunmasını yapar.
Musa’nın savunması işe yarar, hâkim suçsuz olduğuna karar vererek dosyayı kapatır.
Musa aldığı yatak yorganı dayısının olmadığı bir zamanda yengesine teslim eder, Musa ne zaman dayısını görse eline varır, Faik, bırakın el vermeyi “şeytan görsün yüzünü” diyerek her seferinde tersler.
Yıllar sonra barışırlar. Yine aynı konu açılır, Faik, yeğenine “Oğlum sen nasıl bir Müslümansın, hem yatağımı çaldın, hem bahçemi yoldun hem de Hâkim karşısında utanmadan yemini diktin attın, benim kızgınlığım yolduğun bahçe flan değil, yalan yere ettiğin yemine. Der.
Musa; Dayı, Elhamdülillah en az senin kadar Müslüman’ım, mahkemede ettiğim yemini yine ederim yine ederim, “Haymalığı taşladı-mısa, bahçesini yoldu musa, yatağı yorganı çaldı mısa her yemin üzerime olsun
Aşık İsmail Özbek
Popüler Yayınlar
-
Aşık Yakup temeli 13.05.1958 yılında Erzurum ili Horasan ilçesi Çamurlu köyünde doğdu. Üç yaşındayken Ankara ya göç ettiler. İlkokulu Ankar...
-
SÜLÜK TEDAVİSİ VE KERKENEZ SÜLÜK GÖLÜ İnsanlarımızın kulaktan dolma bilgilerle bu tedaviyi evlerde, ya da göl kenarlarında yaptıkları yıll...
-
AŞIK KAMİL BUHARİ KİM Halk şairi. 1945 yılında Sorgun ilçesinin Mirahor köyünde doğdu. Annesi Esma hanım, babası Satılmış efe...
-
KAVAK VE ANA YÜREĞİ Anadolu kültüründe kavak ağacı oldukça önemli yer tutmaktadır. ...
-
YENİ YER KASABASI Yeniyer Kasabası, adından da anlaşılacağı üzere Yozgat’ımızın en genç kasabalarındandır. 11.04.2013 tarihli sayı: 28615...
-
ONUR KÖŞESİ; Dergimiz yayın kurulu tarafından "ONUR KÖŞESİ"ne Sorgun Belediye Başkanımız Sayın Ahmet ŞİMŞEK Beyefendi layık görü...
-
BİR DOSTUN ARDINDAN NE SÖYLENİR Kİ…. Aşık Derdiyar (Murat Tanrıverdi) Aşık derdiyarın derdi yar idi Vefasızlık yüzünden pek bir ahu zar id...
-
Arda Berkay ÖNGE Dilimizdeki yabancılaşma 16. Yüzyılda Arapça ve Farsçanın girmesiyle başlamıştır. Tam anlamıyla Türkçe olan sözcükler ...
-
Sorgun Belediye Başkanımız, Sayın Ahmet Şimşek Anadolu Halk Ozanımız, Sayın Kamil Abalıoğlu Aşık Kul Haki, "İsmail Özbek
-
SOYDER OZANLAR SOYDER OZANLAR YAZARLAR VE ŞAİRLER DERNEĞİ AŞIK DERDİYAR'I ANDI. 2013 YILI 23 HAZİRAN GÜNÜ KAYBETTİĞİMİZ SAZIN VE SÖZÜN...
5 Aralık 2015 Cumartesi
ALDI MISA ÇALDI MUSA
Köhne olarak da bilinen Sorgun ilçemiz, eskiden bahçeleriyle ünlü bir yerleşim yeriydi. Sorgun Yazlak mahallesinde bahçeleriyle ünlü Aliciğin Fayıh adıyla bilinen Faik emmi bahçesine gözü gibi bakar, ilaçsız gübresiz kendi elleriyle yetiştirdiği ürünleri herkesten önce pazara sürer, geçimini de bu şekilde temin ederdi.
Mahallenin gençleri yolmasın diye geceleri bahçeye yaptığı haymalık da yatardı.
Bir gün çok sevdiği yeğeni Musa askerden gelmiş, dayısının da elini öpmek için bahçeye gitmişti.
Hoş beş den sonra Musa yerdeki yatağı görünce,
-Hayırdır bu yatak neyin nesi dayı der…
Faik emmi; Akşamları burada yatıyorum yeğenim, malum ortalık piç paç dolu, onca emeğimizi Sorgun’un gobellerine mi yedirek
Musa; Yahu dayı çalmak isteyen seni bile çalar ne işin var geceleyin bahçede, git sıcak yatağında yat.
Faik Emmi; Sen bizi ne zannediyon yeğenim, gelsin çalsın bahalım, nasıl çalıyomuş….
Musa; Dayı valla kafamı bozma yatağını yorganı altından alır giderim haberin bile olmaz
Faik Emmi; Gel de çal nasıl çalıyormuşun, Bana Aliciğin Fayıh derler, benim izinim olmadan kimse fiske bile koparamaz der.
Hani derler ya oğlan dayıya kız bibiye çeker, Aliciğin Faik ne kadar inatçıysa, yeğeni Musa hık demiş burnundan düşmüş.
Aradan bir hafta geçer, Musa Arkadaşlarına; bu akşam dayımın bahçeyi yolacağız, ben haymalığa bir taş atarım dayım benim peşime düşer, o beni kovalarken siz bahçeye girer yiyebileceğimiz ne varsa yolar, çıkarken de dayımın yatağını da kucaklayıp götürsünüz. Arkadaşları olur olmaz münakaşasından sonra anlaşırlar ve planı uygulamaya karar verirler. Yatsı ezanı sonrası bahçenin yolunu tutarlar.
Arkadaşlarını sağa sola gizleyen Musa, Haymalığa taş atmaya başlar. İçeriden fırlayan Faik Emmi, bahçeden dışarı çıkar ve taş atan kişinin yeğeni olduğunu görünce peşine düşer. Epey bir kovalamaca sonrası yorgun düşer yatağının bulunduğu yere döner. Tam uzanır, bakar ki yatak yok. Gazyağıyla çalışan feneri yakar, bahçenin sağına soluna bakar ortalıkta ne yatak vardır ne de yorgan.
Ertesi gün soluğu bacısının evinde alır, Yeğeni Musa’ya ver yansın eder, “doğurmaz kazanmaz olaydın, bu gobeli milletin başına bela ettin, nerede o puşt, nerede zilgir….. Bacısı, Ağabeyinin öfkesini anlamaya, yatıştırmaya çalışsa da Faik sövmeye devam eder. Sövmekle de kalmaz karakola giderek yeğeni hakkında şikayette bulunur.
Sorgun dediğin avuç bir avuç, herkes birbirini iyi tanır. Musa dayısı tarafından hırsız damgası yememek için karakola gider ifade verir. İş uzar mahkemeye intikal eder. O gönden beri fellik fellik kaçtığı dayısıyla Musa hakim karşısında yüz yüze gelir.
Faik Emmi; Hakim Bey, davacıyım bu piçten, bu zilgir hem yatağımı çaldı, hem de bahçemi yoldu, tüm bunlar yetmez gibi gece yarısı yattığım haymalığı taşa tuttu.
Hakim Bey şikayet dilekçesini tekrar gözden geçirir, “Burası mahkeme salonu karşındaki suçlu bile olsa küfür edemezsin” diye Faik Emmiye uyarıda bulunur.
Faik Emmi; Hakim bey yabancı deal o benim yeğenim, bişey olamaz…..
Hakim; Söyle bakalım Musa …… Hakkındaki suçlamalara ne diyeceksin?
Hakim Bey; Bu benim dayım, bana iftira atıyor, bir kişi tek başına hem haymalığı taşlıyor, hem bahçe sahibi tarafından kovalanıyor, tüm bunlar yaşanırken bahçeyi yoluyor, yatağı yorganı da alıp gidiyor, hiç olacak iş mi?
Hakim; sen soruma cevap ver şahsına isnat edilen suçları işledin mi, işlemedin mi?
Musa; Hakim bey, Haymalığı taşladı-mısa, bahçesini yoldu musa, yatağı yorganı çaldı mısa her yemin üzerime olsun diyerek savunmasını yapar.
Musa’nın savunması işe yarar, hâkim suçsuz olduğuna karar vererek dosyayı kapatır.
Musa aldığı yatak yorganı dayısının olmadığı bir zamanda yengesine teslim eder, Musa ne zaman dayısını görse eline varır, Faik, bırakın el vermeyi “şeytan görsün yüzünü” diyerek her seferinde tersler.
Yıllar sonra barışırlar. Yine aynı konu açılır, Faik, yeğenine “Oğlum sen nasıl bir Müslümansın, hem yatağımı çaldın, hem bahçemi yoldun hem de Hâkim karşısında utanmadan yemini diktin attın, benim kızgınlığım yolduğun bahçe flan değil, yalan yere ettiğin yemine. Der.
Musa; Dayı, Elhamdülillah en az senin kadar Müslüman’ım, mahkemede ettiğim yemini yine ederim yine ederim, “Haymalığı taşladı-mısa, bahçesini yoldu musa, yatağı yorganı çaldı mısa her yemin üzerime olsun
Aşık İsmail Özbek
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder